Page 25 - BCC - BAHAR 2022 SAYI 12
P. 25
Bahar 2022 Sayı 12 bcccatering.com.tr
için oldukça ender bulunan bir baharat sınıfındaydı ve Kudüs’e yahut Ortadoğu’nun başka noktalarına yerleşen
Avrupalı Hristiyanlar da yemeğe karabiber serper gibi şeker serpmeye alışmışlardı.
Yaklaşık iki yüzyıl boyunca burada yaşayan Hristiyanlar, bölge ile Avrupa arasındaki ticareti de iyice ilerlettiler,
alıştıkları baharatları Avrupa’ya pazarlamaya başladılar. Üstelik bu, Avrupa’daki uyanışla da uyuşuyordu.
Tarımdan madenciliğe, ulaştırmadan bankacılığa Avrupa’da birçok alan gelişiyordu ve bu da derebeylerine para
kazandırıyordu. Peki bu kazandıkları paraları neye harcayacaklardı? “Egzotik” mallara, yani ipek, inci ve tabii ki
baharatlara, kokulara… Özellikle kendilerini kanıtlamak isteyen, zenginliği üstünden gücünü göstermek isteyen
soylular, o dönem bunlara bir servet döküyorlardı.
İlerleyen yıllarda Haçlıların bölgeden çekildiklerini ve parça parça Avrupa’ya geri döndüklerini aklımıza not
edersek, 1200’lerden itibaren baharat ticaretinin neden iyice arttığını da daha iyi anlarız. Avrupa’ya geri dönen
Hristiyanlar hem kendi alıştıkları lezzetleri aramaya başladılar, hem de orada edindikleri yemek kültürünü
Avrupa’ya taşıdılar ve bilmeyenlerle de tanıştırdılar. Bu da, genel anlamda baharata olan ilgiyi arttırdı. Yani, artan
taleple artan gelir örtüştü ve baharatlara oluk oluk para akıtılmasını sağladı. Bu artan talepleri karşılayabilmek
için sonuçta artık daha fazla baharat gerekiyordu.
Hindistan’daki Malabar ve bugün Endonezya sınırları içinde kalan Maluku Adaları’ndan yola çıkan başta karabiber
ve zencefil olmak üzere tüm baharatların fiyatları, aslında Arap yarımadasında oldukça uygundu. Buradan ikinci
durak Konstantinopolis’ti. Bizans mutfağında da baharatların yeri büyüktü, ancak fiyatları hâlâ görece uygundu.
Ancak üçüncü durak olarak İtalyan şehir devletlerine vardığında artık fiyatları epeyce artmış oluyordu, hele Frenk,
Felemenk, Cermen topraklarına vardığında pahaları el yakar raddeye ulaşıyordu. 1200’lerden itibaren baharat
ticaretinde dünyayı domine eden ve bu kârı esas ele geçiren isim ise Venedik’ti. Pisalılar ve tabii Cenevizlilerle
ölümüne rekabet eden Venedik, üstünlüğü uzun süre kimseye kaptırmadı. Venedik Cumhuriyeti, adeta bir şirket
gibi çalışarak yaklaşık %40 kâr getiren baharat ticaretinin getirileriyle şehrini ihya etti ve silahlandırılmış tüccarları
ve donanması da bu uğurda en büyük yardımcısıydı.
Bu dönemde tüm baharatlar içinde krallık tacını karabiberin giydiğini görüyoruz, alınıp satılan karabiber miktarı
kalan tüm baharatların toplamından fazla. Hemen ardından ise zencefil geliyor. Karabiberle birlikte zencefil,
toplam baharat ticaretinin üçte ikisini oluşturuyor. Sonrasında zencefile benzer bir tür baharat olan havlıcan,
karabibere benzer bir baharat olan kebabe, karabiberin uzunu diye düşünebileceğimiz darülfülfül, yine karabiberi
andıran kokusu ve tadıyla muskat, zerdeçal ailesinden olan cedvar, besbase, karanfil, kakule, tarçın çeşitleri,
zerdeçal da en çok alınan baharatlardan oluyorlar. Bu baharatların çoğu ise bugün günlük kullanımımızda
aklımıza gelmiyor. Peki bu neden böyle oldu?
25